Günümüzde ekonomik faaliyetlerin kaynaklar üzerinde oluşturduğu baskı, yerküre üzerinde mevcut yenilenebilir kaynakların kendini yenileme kapasitesinin azalmasına, sınırlı kaynakların ise tamamen tükenmesine yol açmaktadır. Kaynak arzındaki azalma, 2000’li yılların başından itibaren hammadde ve doğal kaynak maliyetlerinde önemli miktarda artışlara neden olmuştur. Bu artışlar, üretim maliyetleri açısından reel sektörün ekonomik gündeminde giderek daha önemli bir unsur haline gelmekte, rekabet edebilirliğin bir ön koşulu olarak firma ve bölge ekonomilerinde öncelik kazanmaya başlamaktadır. Bununla birlikte, ekonomik faaliyetler sonucunda oluşan çevre kirliliği, hava-su-toprak kalitesinde azalma, iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi olumsuz çevresel etkiler, kalkınmanın kalitesi açısından önemli sorunlara yol açmakta, bu sorunların bertarafı için kamunun üstlendiği altyapı yatırım maliyetlerinde de artışlara neden olmaktadır.
Diğer yandan, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin uluslararası gündemde daha fazla öne çıkmasıyla birlikte, döngüsel ekonomi olarak da adlandırılan düşük karbon ekonomisine geçişe yönelik tedbirler tüm dünyada önem kazanmıştır. Düşük karbon ekonomisine geçiş hedefleri doğrultusunda, çevresel maliyetleri düşük olan ürünlerin piyasada daha rekabetçi konuma gelmelerine ilişkin düzenlemeler yaygınlaşmaktadır. Bu çerçevede, rekabetçiliğin sağlanmasında ekonomik kriterlerin yanı sıra ekolojik kriterler de önemli bir unsur olmaya başlamıştır. Bu kriterlerin birlikte sağlanabilmesi için gerekli en temel koşul ise kaynak verimliliğinin sağlanmasıdır. Bu doğrultuda bölgesel düzeyde alınacak tedbirler, gerek bölgelerin rekabetçiliğinin artırılarak ekonomik kalkınmalarının ivmelendirilmesi, gerekse de çevresel sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından önem taşımaktadır.
Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması ve düşük karbon ekonomisine geçiş hedefleri tüm kalkınma ajanslarının bölge planlarında da önemli bir eksen olarak yer almaktadır. Bu kapsamda ajanslar tarafından bölgelerinde kaynak verimli bir üretim yapısına geçiş için işletmelerin temiz üretim, geri kazanım, geri dönüşüm ve endüstriyel simbiyoz faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik programlar yürütülmekte, bu alanda bilinç ve farkındalık oluşturma faaliyetleri sürdürülmekte, teknik destek ve finansman destekleri sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra, yerel yönetimlerin yenilenebilir enerji, katı atık ve atık su yatırımlarına ilişkin araştırma, analiz ve fizibilite çalışmaları desteklenmektedir. Önümüzdeki dönemde bu çalışmaların hayata geçirilmesi doğrultusunda destek programlarına devam edilmesi öngörülmektedir.
Kalkınma ajansları tarafından sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyümeye yönelik yürütülen faaliyetler hakkında daha fazla bilgi için ajans isimlerine tıklayınız.