KALKINMA AJANSLARI
Bölgesel Kalkınma ve Ülkemizde Bölgesel Kalkınma Politikalarının Gelişim Süreci

Ülke coğrafyasında dengeli bir gelişmenin sağlanabilmesi, ekonominin geneli için hedeflenen yüksek kalkınma hızı kadar önemlidir. Doğal ve toplumsal kaynakların mekan üzerinde dağılımı mutlak anlamda bir eşitlik arz etmediğinden, bölgeler arasında gelişme de mutlak anlamda dengeli bir süreçten geçememektedir.  Bu dengesizliğin büyük boyutlarda olması, az gelişmiş bölgelerden gelişmiş bölgelere göçü tetikleyerek göç veren bölgelerde beşeri ve ekonomik sermayenin kaybedilmesine, göç alan bölgelerde ise farklı ekonomik ve sosyal sorunların yanısıra altyapı alanında da darboğazlara neden olmakta ve ülke ekonomisinin geneli açısından büyümeyi sınırlayıcı bir etki göstermektedir.

Bu bağlamda, bölgesel kalkınmanın daha dengeli bir şekilde gerçekleştirilmesine yönelik kamusal müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır. Dengeli bir bölgesel gelişmeden amaç, üretim, hizmet ve altyapı yatırımlarının dağılımını en iyi yansıtan bir yerleşim sistemi vasıtasıyla ülke genelinde nüfusun ve gelirin dengeli dağılımı ve kaynak kullanımında sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. Diğer yandan, üretim zincirlerinin giderek küreselleştiği günümüzde, bölgelerin küresel düzeyde kendilerine benzerlik gösteren diğer bölgeler ile rekabet edebilirliklerinin artırılması da bölgesel gelişmenin bir diğer eksenini oluşturmaktadır.

Bölgesel gelişmenin ekonomik ve sosyal tüm sektörlerle ilişkili olması, kamu yatırımlarının ve müdahalelerinin planlanmasında sektörler arası etkileşimin birlikte değerlendirilmesini ve bölgesel gelişme amaçları bakımından ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bunun yanısıra, kamu politikalarının geliştirilmesi ve uygulamasında merkezi ve yerel düzeyler arasındaki koordinasyon mekanizmalarının güçlendirilmesi de bölgesel gelişme hedeflerinde başarı açısından kritik olan bir diğer unsurdur. 

Cumhuriyetimizin İlk Yıllarından Günümüze Ülkemizde Bölgesel Kalkınma Politikalarının Gelişim Süreci

Ülkemizde bölgesel kalkınma uygulamalarına, Cumhuriyetin kuruluşunu müteakip ilk yıllardan itibaren başlanmıştır. Savaş yıllarında ekonomik yapısı büyük hasarlar almış olan ülkemizde, Cumhuriyetimizin ilk zamanlarında gerek altyapıya yönelik kamu yatırımlarının yapılması, gerekse de sanayi tesislerinin Anadolu'nun farklı bölgelerine yaygınlaştırılması ile yurt genelinde üretim nüveleri oluşturularak nüfusun ülke çapında daha dengeli bir şekilde dağıtılması göz önünde bulundurulmuştur. 

1960 yılına gelindiğinde, kalkınmanın hızlandırılması amacıyla ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel kaynaklarının verimli kullanılması doğrultusunda planlı kalkınma yaklaşımına geçilmiş; kalkınma planlarının hazırlanmasından ve bölgesel kalkınmadan doğrudan sorumlu bir kurum olarak Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulmuştur. Bu tarihten itibaren bölgesel farklılıkların giderilmesine yönelik çabalar daha da yoğunlaşarak başta bölgesel gelişme programları ve kırsal kalkınma projeleri olmak üzere, kamu sektörüne yönelik politika ve teşvikler ile özel sektöre yönelik yatırım teşvikleri uygulamalarıyla ülke genelinde ekonomik büyümenin yanı sıra sağlıklı bir sosyal ve kültürel gelişme ve refah dağılımının sağlanması temel bir hedef olarak ele alınmıştır.

Bu kapsamda hayata geçirilen bölgesel plan ve projeler ile, yurt genelinde belirlenen potansiyel büyüme merkezleri başta olmak üzere, bölgelerde kamu yatırımları ve işletmelere yönelik devlet destekleriyle toplumsal ve ekonomik dengenin sağlanması hedeflenmiştir. Bu bağlamda, 1960’lı yıllarda Doğu Marmara ve Çukurova bölgeleriyle Antalya ve Zonguldak illerinde bölgesel kalkınma projeleri hayata geçirilmiş, teşviklerin daha etkin biçimde uygulanabilmeleri amacıyla, ülke genelinde gelişmiş bölgeler, kalkınmada öncelikli bölgeler ve normal bölgeler olmak üzere üç ayrı bölge grubu belirlenerek başta doğu ve güneydoğu illerimiz olmak üzere kalkınmada öncelikli yöreler olarak kabul edilen bölgelere yatırım teşviklerinde öncelikler sağlanmıştır. 1970'li yıllarda başlatılan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı ve büyük bütçeli bölgesel gelişme projelerinden biri olmuş, öncelikle toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesini sağlamak üzere,  Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde barajlar ve hidroelektrik santralleri gibi büyük enerji yatırımlarının yanısıra,  tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim, sağlık yatırımları ile kırsal ve kentsel altyapıya yönelik  kamu yatırımlarını da içine alan entegre bir bölgesel kalkınma projesi niteliğini kazanmıştır. Bu dönemde tarımsal verimliliğin artırılması, altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve kırsal kesimde gelirin artırılarak kırsal kesimden kentlere göçün azaltılması amacıyla uygulamasına başlanan Çorum-Çankırı kırsal kalkınma projesini, müteakip süreçte Erzurum, Bingöl-Muş, Yozgat, Erzincan-Sivas ve Ordu-Giresun illerinde uygulanan kırsal kalkınma projeleri izlemiştir.

1980’lerden itibaren Türkiye’nin yatırım stratejisi, sosyal ve ekonomik altyapıyı geliştirmeye ve imalat sanayinde özel sektör payını artırmaya yönelik olmuş; kamu yatırımları enerji, ulaştırma-haberleşme, tarımsal altyapı ve kırsal altyapıya odaklanmış iken, Kalkınmada Öncelikli Yöreler bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla bu genel yatırım politikasının dışında bırakılmıştır. Bu kapsamda, ekonomik ve sosyal altyapı yatırımlarının yanısıra, geri kalmış bölgelerde istihdam yaratabilen imalat sanayi yatırımları ve insan kaynaklarını geliştirici projelere de öncelik verilmiştir. 

1990'lı yıllara gelindiğinde, Zonguldak-Bartın-Karabük, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Yeşilırmak Havzası projeleri ile temel olarak AB bölgesel politikalarına uyumlu bir programlama sürecine geçiş başlamıştır. İlave olarak, özellikle 1990’lardan itibaren hızla büyüyen nüfus içerisinde tüm bölgelerde temel sağlık koşullarını iyileştirmek, iyi eğitimli ve donanımlı insan sayısını artırmak amacıyla, sağlık ve eğitim sektörü yatırımlarının artırılmasına da özel önem verilmiştir. 

Günümüzde Türkiye’de Bölgesel Kalkınma Politikaları ve Yönetişim Çerçevesi

Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerinin başlamasıyla, Türkiye AB bölgesel politikalarına entegre yeni bir bölgesel kalkınma yaklaşımı geliştirmeye başlamıştır. Bu kapsamda, AB'ye üyelik doğrultusunda yol haritasını ortaya koyan Katılım Ortaklığı Belgesinde (2003), AB tarafından ülkemizde bölgesel kalkınmayı yürütecek idari yapıların güçlendirilmesi talebine yer verilmiş olup, bu doğrultudaTürkiye tarafından hazırlanan Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programında bölgesel düzeyde uygulamacı birimlerin oluşturulması öngörülmüştür.

Bu kapsamda 2006 yılında 5449 sayılı “Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun” un yürürlüğe girmesi ile yeni bölgesel yaklaşımın ana unsurunu teşkil eden kalkınma ajanslarının kuruluş süreci başlamıştır. Bu çerçevede ilk aşamada 2006 yılında İzmir ve Çukurova Kalkınma Ajansları kurulmuş, akabinde 2008 yılında 8 adet, 2009 yılında da 16 adet olmak üzere toplam 26 İBBS Düzey II bölgesinde kalkınma ajansları kurulmuştur. 5449 sayılı Kanun kapsamında Ajanslar, tüzel kişiliği haiz ve ilgili Kanunla düzenlenmemiş bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlar olarak kurulmuş olup, ulusal düzeyde koordinasyonlarından ise ilgili Kanun çerçevesinde (mülga) Devlet Planlama Teşkilatı sorumlu kılınmıştır. 3/6/2011 tarih ve 641 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde Devlet Planlama Teşkilatı ilga edilerek, Devlet Planlama Teşkilatının görevleri, ihdas edilen Kalkınma Bakanlığına verilmiştir.

2018 yılına gelindiğinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi ile 1 ve 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri kapsamında ülkemizde bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması görevi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına verilmiş olup, bu görev çerçevesinde kalkınma ajanslarının da ulusal koordinasyonundan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sorumlu kılınmıştır. Halen ilgili Kararname kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesine yönelik politikaların oluşturulması, bölgesel program ve projelerin tasarımı ile kalkınma ajanslarının koordinasyonu görevleri yerine getirilmeye devam edilmektedir.

Ulusal kalkınma politikalarının mekânsal yapı taşlarının oluşturularak güçlendirilmesi, mekânsal gelişme ve sosyoekonomik kalkınma politikaları arasında uyumun artırılması, bölgesel gelişme çalışmalarına bütüncül bir perspektif kazandırılarak etkinliğinin artırılması ve alt ölçekli (bölge ve il) plan ve stratejilere genel bir politika çerçevesi oluşturulması amaçlarıyla “Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi” (BGUS) hazırlanmaktadır. 

2014-2023 dönemi için Türkiye’de ilk defa hazırlanan BGUS’un getirdiği tecrübe ışığında, 2024-2028 dönemi BGUS Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştır.  Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca, kalkınma ajansları tarafından 26 Düzey 2 Bölgesi için BGUS’ta belirlenen stratejik çerçeveyle uyumlu olarak hazırlanan 2024-2028 bölge planlarının koordinasyonu sağlanmıştır. 2024-2028 Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi ve 26 Düzey 2 Bölgesi Bölge Planları 16.12.2024 tarih ve 9253 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

2024-2028 Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi vizyonu “Küresel rekabette söz sahibi, refah düzeyi yüksek ve dirençli bölgeleriyle, yerel dinamiklerini kullanarak topyekûn kalkınmış bir Türkiye” olarak belirlenmiş ve vizyon kapsamında 2024-2028 dönemi için; 

• Bölgelerin küresel ekonomik entegrasyonunun güçlendirilmesi,
• Bölgelerin rekabet edebilirliklerinin artırılması,
• Bölgeler arası ekonomik ve sosyal yakınsamanın sağlanması,
• Afet sonrası ekonomik ve sosyal toparlanmanın sağlanması,

stratejik amaçları geliştirilmiştir. 

2024-2028 BGUS kapsamında, vizyon ve stratejik amaçların hayata geçirilmesi amacıyla mekâna göre farklılaştırılmış bölgesel gelişme stratejilerinin geliştirilmesi gerekliliği temel kabulü çerçevesinde mekânsal bir yaklaşım geliştirilmiştir. BGUS mekânsal yaklaşımında bölgesel gelişme stratejileri; vizyonda belirlenen dört temel gelişme boyutu ve stratejik amaçlar dikkate alınarak oluşturulan bir tipoloji çerçevesinde ele alınmıştır. BGUS’un her bir stratejik amacı kapsamında Türkiye’de Kentsel ve Kırsal Yerleşim Sistemleri Araştırması (YER-SİS) ve Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE) çalışmaları dahil olmak üzere üretim yapısı, gelir düzeyi, ihracat, istihdam ve nüfus gibi bölgesel kalkınmada öne çıkan otuzu aşkın gösterge kullanılarak geliştirilen mekânsal tipolojiye göre iller dört boyutta ve dokuz ayrı kategoride sınıflandırılmıştır. Bu gelişme boyutları altında mekânsal amaçlar ve stratejiler geliştirilmiştir.

2024-2028 dönemi bölgesel gelişmenin güçlendirilmesi için ortaya konulan mekânsal amaç ve stratejilerin yanı sıra bölgesel gelişmenin çok sektörlü yapısı gereği tematik amaçlar ve stratejiler de belirlenmiştir. Bu kapsamda, ulusal ve uluslararası gelişmeler dikkate alınarak 2024-2028 dönemi için kentsel gelişme, kırsal kalkınma, sosyal gelişme, turizm, sanayi-lojistik, yeşil büyüme, girişimcilik, AR-GE ve yenilikçilik ile dijitalleşme temalarında tematik amaçlar ve stratejiler geliştirilmiştir.

Bölgesel düzeyde sosyoekonomik gelişme eğilimlerini ve yerleşmelerin gelişme potansiyelini belirlemek, ulusal düzeydeki politika, plan ve stratejiler ile bölgesel ve yerel düzeyde yürütülecek faaliyetler arasındaki ilişkiyi kurgulamak, kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğini ve koordinasyonu geliştirmek amacıyla  26 Düzey 2 Bölgesi için Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi’yle uyumlu şekilde hazırlanan bölge planlarında bölgelerin ihtiyaç ve potansiyelleri doğrultusunda, yerel paydaşların iş birliğiyle somut hedef ve tedbirler belirlenmiş, ayrıca  uygulama aracı olarak örnek projeler de geliştirilmiştir.